AnasayfaKurumsalBlogDuyurularİletişim

İngilizce Düşünürken Türkçeden Gelen Yanılgılar: 5 Yaygın Düşünce Hatası

İngilizce Düşünürken Türkçeden Gelen Yanılgılar: 5 Yaygın Düşünce Hatası

İngilizce konuşmaya çalışan birçok kişinin karşılaştığı temel zorluklardan biri, Türkçede
düşündüklerini doğrudan İngilizceye çevirmeye çalışmaktır. Bu yöntem çoğu zaman iletişim
kurmayı engelleyen, anlam kaymalarına neden olan yapısal hatalara yol açar. İngilizce, sadece
kelimeleri farklı olan bir dil değil; aynı zamanda düşünme biçimi, vurgu noktaları ve ifade
şekilleri de oldukça farklı olan bir dildir. Bu yazıda, Türkçeden gelen düşünce kalıplarının
İngilizce konuşma üzerindeki etkilerini ve bunlardan nasıl kurtulabileceğinizi inceleyeceğiz.
 
1. “Ben çok seviyorum” → “I very love”? Neden yanlış?
Türkçede "Ben çok seviyorum" gibi bir cümle oldukça doğaldır. Buradaki "çok" kelimesi sevgi
düzeyini artırır. Ancak bunu doğrudan İngilizceye çevirdiğimizde "I very love" gibi hatalı bir
cümle ortaya çıkar.
İngilizcede "love" gibi fiillerle "very" kullanılmaz. Doğru ifade şekli, "I love it very much" ya da
daha doğal haliyle "I really love it" olur. Çünkü İngilizce, zarf (adverb) kullanımında belirli
kalıplara bağlıdır ve bu tür duygusal fiillerle birlikte "very" doğrudan kullanılmaz. Bu, İngilizce
düşünmeye başlarken en erken terk edilmesi gereken kalıplardan biridir.
 
2. “-meyi sevmek” yapısının İngilizcesi nasıl olur?
Türkçede "-meyi sevmek" gibi yapıların İngilizcesi başlangıçta karmaşık görünebilir. "Kahve
içmeyi severim" gibi bir cümle, çoğu öğrenci tarafından önce "I like drink coffee" şeklinde
çevrilir — ki bu yanlıştır.
Buradaki doğru kullanım "I like drinking coffee" şeklindedir. İngilizce, fiilleri başka bir fiille
birleştirirken gerund (fiilin -ing hali) kullanımını tercih eder. Bu düşünce yapısına alışmak zaman
alabilir çünkü Türkçede fiillerin isimleşmesi -meyi/-mayı ekleriyle olurken, İngilizcede bu görev
gerund yapısıyla sağlanır. Yani İngilizce bir cümle kurarken önce hangi fiilin gerund alıp
almadığını bilmek gerekir.
 
3. Türkçe ve İngilizce arasında özne farkı
Türkçede çoğu zaman özne kullanmadan da anlaşılabilir cümleler kurabiliriz: "Geldim.",
"Biliyorum.", "Anladım." gibi. Ancak İngilizce'de öznesiz bir fiil neredeyse düşünülemez.
“Came.” ya da “Know.” gibi tek kelimelik cümleler İngilizcede eksik sayılır.
İngilizcede öznesiz bırakılan fiilleri anlamakta zorlanırız. Her cümlenin mutlaka bir öznesi
olmalıdır, hatta bazen “It rains.” Gibi bazı cümlelerde, anlam taşımayan ama sadece yapıyı
tamamlamak için kullanılan ‘’it’’ öznesi bile yer alır. Bu durum, İngilizce dil mantığının özne-
yüklem-nesne sıralamasına sıkı sıkıya bağlı olduğunu gösterir.
İngilizce düşünmeye çalışırken, her cümlenin öznesini önce zihninizde kurmak konuşma akıcılığı
açısından çok önemlidir. Türkçedeki gibi “Geldim” demek yerine “I came” diyebilmek,
düşünceyi doğru kurgulamanın ilk adımıdır.
 
4. İngilizce düşünmek neden bu kadar zor geliyor?
Birçok öğrenci “İngilizce düşünemiyorum” diyerek şikâyette bulunur. Aslında bu cümle, kişinin
İngilizce kelimeleri bilmesine rağmen, onları doğal bir sıralama ve mantıkla bir araya
getirememesinden kaynaklanır.
Türkçedeki kelime sıralaması esnek olduğu için, beynimiz bazen İngilizce konuşurken de bu
esnekliği korumaya çalışır. Ancak İngilizcede kelime dizilişi oldukça katıdır. Örneğin, “Dün
sinemaya Ahmet’le gittim” gibi bir cümlede kelime sırası Türkçede değiştirilebilirken,
İngilizcede sadece "I went to the cinema with Ahmet yesterday" gibi belirli bir düzen kabul edilir.
İngilizce düşünememek, çoğu zaman İngilizce dilin mantığını tam olarak kavrayamamaktan
kaynaklanır. Bu mantığı anlamanın yolu ise bol bol dinlemek, tekrar yapmak ve düzenli pratiktir.
 
5. “Biliyor musun?” demek neden her zaman “Do you know?” değildir?
Türkçede biriyle sohbet ederken sıkça kullandığımız “Biliyor musun?” ifadesi, çoğu zaman bir
şeyi aktarmadan önce ilgisini çekmek veya konuşmayı yumuşatmak için kullanılır. Ancak bu
ifade, İngilizceye birebir “Do you know?” olarak çevrildiğinde her zaman doğal durmaz.
  • Türkçe: Dün gece ne oldu, biliyor musun?
  • Kelimesi kelimesine: Do you know what happened last night?
  • Daha doğal İngilizcesi: Guess what happened last night! veya You won’t believe what happened last night!
“Do you know…?” yapısı İngilizcede gerçekten bilgi sorgulamak için kullanılır. Oysa Türkçede
bu kalıp bazen sadece dikkat çekmek veya sohbeti başlatmak için kullanılır.
Öğrenciler bazen her “biliyor musun” ifadesini “do you know” ile başlatarak İngilizcede fazla
resmi veya anlamsal olarak farklı cümleler kurabilirler. İngilizce düşünmeye başladıkça, “biliyor
musun?” gibi ifadelerin yerine daha doğal, duygu ve bağlam odaklı İngilizce karşılıkları geldiğini
fark edersiniz.
 
İngilizce, sadece kelimelerden ibaret değildir
İngilizce öğrenme sürecinde en büyük aşamalardan biri, Türkçedeki düşünce kalıplarını bırakıp
İngilizcenin mantığını anlamaktır. Kelime ezberlemek kadar, o kelimelerin nasıl bir yapı içinde
kullanıldığını öğrenmek de önemlidir.
 
Bu yüzden, sık yapılan düşünce hatalarını fark etmek ve bunları düzeltmeye çalışmak, İngilizceyi
“tercüme ederek konuşmak” yerine, doğrudan İngilizce düşünmeye geçişin en önemli
adımlarındandır.
 
İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kulübü’nde CEFR kriterlerine uygun
eğitim müfredatı ile İngilizceyi ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. Böylece İngilizce
konuşurken öğrenmeniz gereken tüm ifadelere hâkim olursunuz. Türkiye’nin ilk ve tek 8 kişilik
sınıflarında, her ders yeni bilgiler öğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak öğrenme imkanı
bulursunuz.Günlük hayatınızda da bu bilgileri özgüvenle kullabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak
rahatlıkla ifade edebilirsiniz.